güre'de kaldığımız bu küçük evde birkaç tatlı ve salata yapmak umuduyla getirdiğim mikserim ve baharatlarım ilk günkü denememizden sonra yerlerinden çıkmamaya karar verdiler. çünkü bu evin minik mutfağı ve elektirikli ocağı patatesli patlıcan yemeği girişimimizi bir kaç saatte ancak pişirebildi. biz de benim geçen hafta kaybolantatlar grubu'nun gezi notlarından okuduğum yerleri keşfe çıkmayı daha yerinde bulduk.
ilk durak; zeytinbağı. asıl planımız tijen inaltong ile orada bir kahvaltı yapmaktı. planlarımız uymayınca maalesef gerçekleştiremedik bunu. ama portakal ağacı okuyucularından sayın sezgi demir de zeytinbağı'nı tavsiye eden bir mail gönderince gitmeye karar verdik. aktör tuncel kurtiz ve kimya mühendisi eşi menend kurtiz'in çamlıbel köyü'nde kurdukları bu butik otel aşağıdaki gürültülü şehir hayatından çok daha sessiz ve sakin bir ortam vaad ediyor. menend hanım'da uzun yıllar özel sektör'de çalışması dolayısıyla yaşadığı istanbul'un karmaşasından kaçmak için buraya geldiklerini anlattı bize. zeytinbağı tam bir aile işletmesi. bizim sadece yemek bölümüne şahit olduğumuz otelin mutfağını menend hanım'ın kardeşi erhan şeker ve annesi ayten hanım yönetiyor. otelin arkasındaki bahçede adaçayları, kekikler, rokalar, domatesler, enginarlar yetişiyor. yemekler de mümkün olduğunca bahçede yetişenler ile hazırlanıyor. zeytinbağı'nda çok güzel ve daha önce hiç tatmadığımız lezzetler ile tanıştık geçen akşam. bunlardan ilki kabak çiçeği dolması. rahmetli anneannemin de eskiden yaptığı bir yemekmiş bu. taç yaprakları henüz açık olduğu için sabahın erken saatlerinde toplanan çiçekler yıkanıyor ve içlerine dolma içi konuluyor. pişince minyatür dolmalar elde ediyorsunuz. ardından karnıyarık yemeğinin uzun bamyalarla yapılmış versiyonu. benim gibi mink bamyalara alışkın biri için oldukça enteresan bir yemekti bu. menüdeki bir diğer yemekte arasına sanırım ıspanak ve benzeri otların doldurulduğu çupra balığıydı. ayrıca yemeğin sonunda otelin kendi üretimi sabunları ve reçelleri sattığı dükkanı gezerken menend hanım bize akasya reçeli'ni hediye etti. ege'nin leziz zeytinyağlılarını, lorlu böreklerini ve tatlılarını nezih bir sunumla denemek isteyenlere zeytinbağı ideal bir mekan.
ikinci durağımız ayvalık güler pastanesi. güler pastanesi'nin lor tatlısının ve sakızlı kurabiyesi'nin ününü duyduğum için sadece bunları denemekle yetindik. lor tatlısı şerbetine rağmen hafif ve güzel bir tatlıydı. sakızlı kurabiye'de ise benim geçen ay yaptığımdan daha az sakız tadı hissediliyordu ve daha fazla pişirilmişti. gelecek sefere ben de öyle deneyeceğim. güler pastanesinden çıktıktan sonra cunda adasına gittik ama orada aklımda bir isim kalmadığı ve diğer taraflardaki kadar iyi rehberlik yapamadığım için edremit'e dönmeye karar verdik. edremit'te neyseki ismini aldığımız bir yer vardı: cumhuriyet lokantası. biz sokaklar arasında büyük bir lokanta ararken beldiye binasının yanındaki küçük dükkanın aradığımız yer olduğunu anladık. hem güler pastanesi hem de cumhuriyet lokantası anneme göre eski kayseri dükkanlarını yansıtıyordu. cumhuriyet lokantası'nda zeytinbağı'ndaki gibi zeytinyağlılar yoktu ama onların salatalarında kullanılan malzemeler aynı tazelikteydi. edremit taraflarına gelecek olanlara cumhuriyet'i rahatlıkla tavsiye edebilirim.
bugünkü planım ise akçay pazarı'na gidip kabak çiçekleri, upuzun bamyalar satın almak ve akçay'daki istasyon lokantası'nı bulabilmek...
not: fotoğraf, zeytinbagi.com'dan alınmıştır.
Sevgili Hatice;
Siteni takip ediyorum.Çok beğeniyorum.Yalnız sizden bir ricam olacak.Ben,Kayseriliyim GaziAntep'te oturuyorum.Kayseri'nin pehli yemeğinin tarifini bulamadım.Acaba sizde bu yemeğin tarifi bulunur mu?
Posted by: keziban yavuz | 04/08/2005 at 18:45
serpil, fotoğrafları daha çok bozcaada'da çektim. makinamın bağlantı kablosuna kavuşunca onları da siteye aktaracağım.
şule hanım & gülümser, rengigül önerisi için çok teşekkür ederim. kahvaltısına yetişemedim ama onun sayesinde ümit hanım ile tanıştım.
filiz hanım, eğer başarabilirsem yarın sabah kabak çiçeği toplayıp annem ile birlikte pişireceğiz.
semiha, tüm sözlerin için çok teşekkür ederim. inan her birinin benim için ayrı bir değeri var. tarif defteri artık yok ama istersem portakalagaci mail gurubuna üyelik için davetiye gönderebilirim.
ipek, ayvalık gerçekten etrafındaki diğer yerlerden çok daha farklı. bana daha çok batılı kasabası gibi geldi. prag önerin için de çok teşekkür ederim. umarım bir gün giderim.
sanem, şeytan sofrasını geçen sene görmüştüm. hatta sitede fotoğrafı var. gerçekten de harika. ama höşmerimi deneyemedim.
azra, değişik yemekleri ben de seviyorum. bu yüzden bu ara bol bol bbc'nin yemek dergisindeki salataları yapıyorum. ablası amerika'da kalmış biri olarak da özlemini çok iyi anlıyorum.
Posted by: hatice | 14/08/2004 at 23:23
Sevgili Hatice,
Siteni internet uzerinde yemek tarifleri ararken buldum ve inan hazine bulmus gibi sevindim...Boyle canli, resimli, macerali bir yemek tarifleri sitesi olmasi ne guzel...Ben de artik yaptigim yemeklerin resimlerini cekiyorum cunku degisik yemekler denemek hosuma gidiyor...Kendi kafamdan tarifler uyduruyorum desem yalan olmaz...Ama ozunde tabiki Turk mutfagi sitili var...Su an sana Amerika'dan sesleniyorum...Turk yemeklerine olan hasretimi bilmem tahmin eder misin? Amerikan mutfagina pek alisamadim ancak buradaki degisik sebze ve meyveleri yemeklerimde kullanmaya calisiyorum...
Umarim seninle maillesebiliriz..
Sevgiler..
Posted by: Azra Ozlem Adiyaman | 13/08/2004 at 06:02